Yapabilmek
Sorunu sor hemen cevaplansın.
yapabilmek teriminin Türkçe İngilizce sözlükte anlamı
- be capable of
- get by
- be up to
- can
Örnek Cümle:
He works hard so that he can study abroad.
-O, yurtdışında eğitim yapabilmek için çok çalışıyor.
- get to
- yapabilmek için
- able to
- yapabilmek için
- be able to
- yap
- do
- yap
- did
The chief engineer did research hand in hand with his assistant.
-Başmühendis, asistanı ile el ele araştırma yaptı.
You didn't do a very good job, I said.
-Çok iyi bir iş yapmadığını söyledim.
- yap
- does
Why doesn't anybody translate my sentences?
-Neden kimse cümlelerimin çevirisini yapmıyor?
She doesn't know who built those houses.
-O bu evleri kimin yaptığını bilmiyor.
- yap
- {f} doing
You know what my idiot son's doing? Even now he's graduated from university he spends all his time playing pachinko instead of getting a job.
-Aptal oğlumun ne yaptığını biliyor musun? Şimdi bile o üniversiteden mezun olup iş bulmak yerine tüm zamanını pachinko oynayarak geçiriyor.
I'm doing it for you.
-Bunu senin için yapıyorum.
- yap
- (Bilgisayar) do it
We'll do it when we have time.
-Zamanımız olduğunda onu yapacağız.
Can you do it in one day?
-Onu bir günde yapabilir misin?
- yap
- {f} made
Butter is made from milk.
-Tereyağı sütten yapılır.
Bottles of beer are made of glass.
-Bira şişeleri camdan yapılır.
- yap
- make
The baby is asleep. Don't make a noise.
-Bebek uyuyor. Gürültü yapmayın.
A good daughter will make a good wife.
-İyi bir kız çocuğu, iyi bir eş yapacaktır.
- yap
- make&
- yap
- {f} make of
Tom and Mary aren't quite sure what to make of this.
-Tom ve Mary, bununla ilgili ne yapacaklarından pek emin değildir.
Tom doesn't know what to make of this.
-Tom bunun hakkında ne yapacağını bilmiyor.
- yap
- commit
The committee had a long session.
-Komite uzun bir oturum yaptı.
Many atrocities were committed during the war.
-Savaş boyunca birçok zulüm yapıldı.
- yap
- held in
Rio's carnival is held in February.
-Rio karnavalı şubat ayında yapılır.
The conference is to be held in Tokyo the day after tomorrow.
-Konferans öbür gün yapılacak.
- yap
- made up
Tom has made up his mind to go to Boston to study.
-Tom öğrenim yapmak için Boston'a gitmeye karar verdi.
This stool is made up of leather and wood.
-Bu tabure, deri ve tahtadan yapılmıştır.
- yap
- {f} done
It can be done in a day.
-O, bir günde yapılabilir.
He cannot have done such a thing.
-Öyle bir şey yapmış olamaz.
- yap
- hold in
- yap
- {f} performing
Tom saved Mary's life by performing the Heimlich maneuver.
-Tom Heimlich manevrasını yaparak Mary'nin hayatını kurtardı.
Dr. Jackson is performing an autopsy.
-Dr. Jackson otopsi yapıyor.
- yap
- {f} making
Don't be afraid of making mistakes.
-Hatalar yapmaktan korkmayın.
Making such a judgement may lead to wrong ideas.
-Öyle bir yargılama yapmak yanlış fikirlere yönlendirebilir.
- yap
- made of
Bottles of beer are made of glass.
-Bira şişeleri camdan yapılır.
This table is made of wood.
-Bu masa tahtadan yapılmıştır.
- yap
- committed
Tom committed a bank robbery.
-Tom bir banka soygunu yaptı.
He committed an illegal act.
-O, yasa dışı bir eylem yaptı.
- yapabilme
- to make
- olmadan da yapabilmek
- dispense with
- yapabilme
- (İnşaat) can
He works hard so that he can study abroad.
-O, yurtdışında eğitim yapabilmek için çok çalışıyor.
He is buying some wood so that he can make a bookcase.
-O, bir kitaplık yapabilmesi için biraz kereste satın alıyor.
İlgili Terimler
yapabilmek teriminin İngilizce İngilizce sözlükte anlamı
- Yap
- An atoll in the Caroline Islands of western Micronesia
- yap
- To bark; to yelp
- yap
- informal terms for the mouth
- yap
- A badly behaved child, a brat
- yap
- A bark; a yelp
- yap
- To talk, especially excessively
- yap
- {f} yelp, bark; talk noisily or foolishly; chatter
- yap
- The mouth, which produces speech
- yap
- An informal talk
- yap
- {i} yelp, bark; chatter, foolish talk; uncouth person; mouth (Slang)
- yap
- The high-pitched bark of a small dog
- yap
- Of a small dog, to bark
- yap
- If a small dog yaps, it makes short loud sounds in an excited way. The little dog yapped frantically. An island group and state of the Federated States of Micronesia in the western Caroline Islands of the western Pacific Ocean. Discovered by the Spanish in 1791, it became part of a Japanese mandate after 1920 and fell to U.S. forces in 1945. the sound a small dog makes when it yaps
- yap
- bark in a high-pitched tone; "the puppies yelped"
İlgili Terimler
yapabilmek teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı
- yap
- gevezelik
- yap
- havlamak
- yap
- {f} saçmalamak
- yap
- acı acı havlamak
- yap
- gevezelik etmek
- yap
- {f} havla
- yap
- boktan şeylerden konuşmak
- yap
- zırvalamak
- yap
- {i} kesik ve tiz bir havlama
- yap
- gevezelik/havlama
- yap
- havlama
- yap
- acı acı havlama
- yap
- geyik muhabbeti
- yap
- {i} saçmalama
- yap
- {f} (ufak köpek) (kesik ve tiz bir sesle) havlamak
- yap
- kesik kesik ve yüksek sesle havlamak
- yap
- fazla konuşmak
- yap
- gevezelik et/havla
- yap
- ağız
İlgili Terimler
yapabilmek teriminin Danca Türkçe sözlükte anlamı
- Yap
- saçmalama
İlgili Terimler
Kitaptan sorunu tarat hemen cevaplansın.